Turizm Ekonomi
ITB Berlin’de turizmcilerin potansiyel olarak çok sorun görmediği bir sezon geldiğini belirten Yönetim Danışmanı Feti Kuyucu, turizmcilerin masasında en fazla konuşulan konunun kurlar olduğunu kaydetti. Kuyucu “Turizmcilerin en fazla dertlendiği, masalarda en fazla konuştuğu konu, para politikası çerçevesinde hükümetin kurları baskı veya kontrol altında tutması. Konuştuğum pek çok turizmci, izlenen para politikası nedeniyle, enflasyon nedeniyle artan maliyetlerin kontrol edilebilir olmaktan çıktığını söyledi.” dedi.
"Türkiye'nin pahalı kaldığı açıkça görülüyor"
Türkiye turizminin ciddi bir fiyat baskısı altında olduğunu ve Akdeniz çanağındaki diğer destinasyonlara nazaran daha pahalı hale geldiğini kaydeden Feti Kuyucu, “Türkiye’nin pahalı kaldığı açıkça konuşuluyor. Gerçekten de, Berlin’de raflara baktığımda Türkiye’nin bazı temel ürünlerdeki fiyatının yüksek kaldığını şahsen ben de gözledim. Bu çerçeveden baktığımız zaman, jeopolitik riskleri bir tarafa bırakırsak, bence 2025 yılında konaklama sektörünün mücadele edeceği alan maliyet artışları ve bu artışı ikame edemeyen döviz kurları olacak.” ifadelerini kullandı.
Artan maliyetler ve onu karşılamayan döviz kurları karşısında tek seçeneğin fiyatları artırmak olduğunu kaydeden Kuyucu, ancak konjonktürün çok yüksek fiyat artışına izin vermediğini anlattı. Kuyucu “Açıkçası çok yüksek bir fiyat artışlarını sektörün genelinin kaldırmadığı da net bir şekilde gözlemleniyor. Rakamlara şöyle bir baktım; geçen sene yüksek sezonda (Mayıs -Ekim arasında) ortalama euro kuru 36,50 iken, şu anda 38,50 seviyesinde. Yani euro kuru geçen seneden bu seneye yüzde 5 artarken enflasyon kabaca yüzde 50. Yani aradaki uçurum çok fazla büyümeye başladı.” ifadelerini kullandı.
"Bıçak kemiğe dayanmış durumda"
Turizmcilerin döviz kuru ile ilgili direkt veya dolaylı desteğe ihtiyaç duyduğunu ifade eden Kuyucu, devamında şu noktaların altını çizdi:
“Döviz kurlarıyla desteklere ya da da biraz hızlandırılmış döviz kuruna ihtiyaç var. Çünkü tüm ihracat sektörlerinde zorlanır hale gelindi. Bıçak kemiğe dayanmış durumda. Sadece turizm sektöründe değil, tekstil ve diğer ihracatçı sektörlerde, özellikle de hizmet/emek yoğun sektörlerde ihracatçıların son derece zorlandığı açık.
"Kurlarda salınımın biraz daha artacağını düşünüyorum"
Turizm tarafına dönersek; bu sene en önemli şey bütçeyi yönetmek olacak. Özellikle maliyetlerle gelirler arasındaki para birimleri farkları yine herkesi yoracak gibi gözüküyor. Ama ben, kurlarda biraz daha salınımın artacağını, yıl sonuna doğru kurlarda hedeflenen enflasyonun altında, yani yüzde 20-25 civarlarında bir artış olacağını tahmin ediyorum. Bu da euro kurunun 45-47 bandında gelmesi demek. Ancak bu yüksek sezonda ne kadar iş görür onu bilemiyorum. Döviz bazlı ne kadar fiyat artışı yapabilirsiniz? Yüzde 20 arttırdığınızda dahi birbirini ikame etmeyen rakamlar çıkıyor ortaya.
"Kontrollü euro kuru tüm hesapları alt-üst etti"
Döviz kurlarındaki baskı veya kontrolün nasıl yönetileceği merak konusu. Ancak turizm sektöründe potansiyel riskten ziyade şu anda en önemli serzeniş, kontrollü euro kurunun tüm hesapları alt-üst etmesi ve Türkiye’nin diğer Akdeniz çanağı destinasyonlarından pahalı kalması.
Geçen yıl yüksek sezon ortalama EUR-USD paritesi 1.09 iken, bu yıl özellikle politika faiz farkları ve önümüzdeki süreçte gümrük tarifeleri nedeniyle güçlü dolar zayıf euro dönemi risk oluşturuyor. Parite de fiyatlar üzerinde ilave risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor.”