Antalya doğası, tarihi, yeşili, gastronomisi, ören yerleri / müzeleri, alışveriş ekosistemi, yakın coğrafyadaki günübirlik seyahat olanakları ile bütünsel bir turizm endüstrisi kentidir.
Antalya ekonomisi yapısı gereği turizm ağırlıklı bir kent olup , aynı zamanda örtü altı sebze / meyve üretiminde ülkemiz üretiminin yüzde 40’ını gerçekleştirmektedir. Kısacası turizm ve tarım başta olmak üzere ticaret ve gelişen imalat sanayi ile ülkemiz GSYH’sına katkısı % 3 civarında olan ülkenin 6. büyük kentidir.
Bu genel bilgiler çerçevesinde Antalya, 2024 yılında ağırladığı 17 milyon 278 bin turistle turizmde büyük bir başarıya imza attı. Dünyanın en çok ziyaret edilen şehirleri arasında altıncı sıraya yükselen Antalya, listedeki tek sahil şehri olarak dikkat çekmektedir.
Turizmden devam edersek 2025 yılına sektör olumlu beklentiler ile başladı. Öncü gösterge niteliğinde olan ITB Berlin fuarındaki gözlemler sezona dönük olarak niceliksel beklentilerin olumlu olduğu yönünde idi. Bugünlerde ise ilk üç ayda gerçekleşen rakamlardan dolayı negatif bir algı oluştu. Sezona dönük beklentilerde endişeli söylemler dile getirilmeye başlandı. Öncelikle bunlara katılmak mümkün değil rakamları incelediğimizde hele hele kitle / yaz tatiline yönelik hizmet veren Akdeniz Çanağının en önemli yaz tatili destinasyonuna haksızlık etmiş oluruz. Ayrıca sektör dışı paydaşlarda gereksiz ve yanlış algı oluşturmuş oluruz.
Gelelim son dört yılın Ocak - Mart Antalya Sayısal Rakamlarına;
2022 2023 2024 2025
503.161 787.332 984.164. 836.782
2025 yılında bir önceki yılın aynı dönemine göre yurt dışı girişlerde % 15 azalış (yaklaşık 147.347 kişi / dönem) olmuş. Bu rakam Antalya’ya sadece havayolu ile giriş yapan sayısal rakamlardır. Yaz tatili dönemi diye adlandırdığımız Mayıs - Ekim döneminde yüksek volümün oluştuğu ziyaretçi sayısı ve gelirlerin % 80 - 85 ' nin elde edildiği düşünülürse normal koşullarda endişe edilecek bir durumun olmadığı açıktır.
2024 yılında toplamda 16.5 milyon kişi / yıl ziyaretçi sayısı dikkate alındığında azalış endişe edilecek bir durum yaratmamaktadır.
Sektör ana paydaşlarında ana endişe ve sorun sayısal endişeler değil uygulanan para / maliye politikası nedeniyle ortaya çıkan düşük kur / yüksek TL faiz / yükselen enflasyon / yükselen hizmet maliyeti / istihdam daralması/ personel bulunurluğu zorluğu ve tüm bunların sonucu düşen/ azalan operasyonel kar marjlarıdır.
Ancak son günlerde ve dün EUR-USD paritesi 1,12’lere ulaşarak EUR-TRY 42,50 yi aştı. Bu EUR-USD ve EUR-TRY yönü yüksek sezonda parite etkisi desteği sağlar.
2025 yılı yaz tatili sezonu (Mayıs - Ekim) her şeye rağmen sayısal olarak beklentileri karşılayacaktır. Bunu özellikle havayolu şirketlerinin artan yeni planlamalarından gözlemler durumdayız.
"GO ANTALYA , GO TURKEY”