Çok sayıda 5 yıldızlı lüks, deluxe, royal, elite, luxury adı altında daha fazlasını içeren oteller var. Türkiye'de yıldızlar gökten yağıyor ve insanlar otellere isim verirken her zaman çok yaratıcı oluyorlar. Ama böyle devam edersek geriye ne kalacak? 2024 sezonunu geride bıraktık ve yine rekorlar kırdık. Bunlar çok güzel rakamlar da durumdan memnun muyuz? Şikayetlerin çokluğu göz önüne alındığında muhtemelen hayır. Biz ancak müşterilerimiz memnun olduğunda memnun oluruz.

Geçen yaz olduğu gibi şikayetler öncelikle otel tesislerindeki temizlik ve hijyen, eğitimsiz personelin yetersiz hizmet vermesi veya genel olarak personel eksikliği, giderek düşen kalite ve azalan hizmetlerden oluşuyordu.

Burada her zamankinden daha yüksek fiyatlarla satılan tatillerden bahsediyoruz. Ancak Türk turizm medyasını takip ederseniz, bu bir sorun gibi görünmüyor. Türk turizmciler bir kez daha birbirine teselli veriyor. Gelen turist sayıları arttığı için kendinizi kutluyorsunuz ve fiyatlar artmaya devam ederse daha kaliteli müşterilerin geleceğini düşünüyorsunuz. Aynı zamanda önümüzdeki yazı iyi atlatmak için euronun 45 TL seviyesine gelmesini istiyorsunuz.

Türkiye turizmi uzun yıllar kendini değerinin çok altında sattı. Otel yöneticileri 2015'te başlayan kriz yıllarından bu yana fırsatları kaçırdı, piyasada kendilerini daha iyi şekilde yeniden konumlandırmayı başaramadılar. Yeni konseptler yok ama sanki yıldızları gökten yağıyormuş gibi sonsuz sayıda 5 yıldızlı otel var. Misafirlere lüksü çağrıştırmak amacıyla onları ünlü isimlerle yaratıcı bir şekilde dekore etmeye devam ediyorlar.

Daha da kötüsü, güney sahilinde birbiri ardına otel inşa edilmeye devam ediliyor. Tüm bu yıllar boyunca, turizmi belli bir noktaya getirebilmek ve misafirleri memnun edebilmek için onlara sonuna kur yapıldı, şımartıldı. 

Geride bıraktığımız iki yaz sezonundan sonra, 2025 erken rezervasyonların başlamasından bu yana her gün müşterilerden bu uçuk fiyatlara Türkiye'ye uçamayacağını, o parayla Karayipler'e veya Asya'ya da uçulabileceğini duyuyoruz. Birçok misafir artık Türkiye için bu fiyatları ödemeye hazır değil ve olsalar bile, Almanlar artık daha yakından bakmak zorunda.

Almanya, sefil ekonomik politika nedeniyle bir durgunluk içinde ve birçok kişi şirket kapanışları veya yurtdışına taşınmalar nedeniyle kısa çalışma hatta işten çıkarılma tehdidi altında. Şubat ayında yapılacak yeni seçimlerin ardından ne olacağını kimse bilmiyor ve tüm tahminler olumlu değil.

Alman misafirleri Türkiye'de tatil yapmaya ikna etmek artık o kadar kolay değil. Son Zamanlarda Almanya'dan Türkiye'ye tatile gelen üç tip turist var; 

Türkiye'deki betonlaşmadan, yaz aylarındaki yoğun işletmelerden ve kalabalıktan, otellerin önündeki kazıklanmalardan, dışarıdaki tüccarların giderek artan agresif ve saldırganlığından bıkan bir kesim var. Türkiye bu turistler için büyüsünü kaybetti. En iyi ihtimalle bu müşteri kitlesi, eğer kendilerini tamamen yeniden yönlendirmezlerse, Ege kıyılarına doğru sürüklenecekler.

İkincisi yüksek fiyatlardan dolayı hayal kırıklığına uğramış; temizlikten, düşen kaliteden ve kötü hizmetten şikayet eden bir kesim var. Türk otel sektörüne olan güvenimiz zaten sarsıldı ve misafirlerin birçok şikayetinden kurtulmak için başka destinasyonlara rezervasyon yaptırmayı düşünüyoruz.

Üçüncü kesim ise artan fiyatlar nedeniyle artık Türkiye'ye seyahat etme imkânı kalmayan turistler. Bunlar başka destinasyonlara yönelmeye başladı. Özellikle turistlerin çoğunluğunu oluşturan orta sınıf, çok uzun süre uyumuş ve iyi yılların getirdiği rehavete kapılmışlardı. Bu orta sınıf çoğunlukla ailelerden oluşuyor. Onlar için tatil fiyatlarının uygun olması gerekiyorki herkes mutlu oldsun. 

Ancak enerji, personel ve gıda maliyetleri artmaya devam ettiği için, turizmde tek seçenek aynı şekilde yola devam etmek gibi görünüyor. İşler iyiye gitmiyor, asgari ücrete yine zam yapıldı ve bundan sonra ne gibi maliyet artışları olacağını kimse bilmiyor. Döviz kuru da bir yıldır neredeyse sabit kaldı ve turizmcinin kurdan faydalandığı dönem kapandı. Artık euro ve dolar karşılığında daha az para alıyorlar ve görünüşe göre bu durum daha uzun süre böyle devam edecek. 

Peki nasıl olacak ta hem sistem işlemeye devam edecek hem de misafirler memnun edilecek? Türkiye'ye tatile gelenler arasında Alman misafirler Ruslardan sonra ikinci sırada yer alıyor. Eğer Türkiye’ye gelen Alman turist sayılarında büyük düşüşler olursa açığı kim kapatacak? Satın alma gücü daha da düşük olan başka pazarlar mı?

Ancak bu yaklaşım daha da az işe yarıyor. Tıpkı Side bölgesi gibi tamamen kitlesel işletmeciliğin olduğu çirkin bir beton dünyasında, daha kaliteli müşterilerin gelmesini beklemek hayalciliktir. Zaten yerli turistler de Türkiye’de her şey çok pahalı olduğu için Yunan adalarına gitmeyi tercih ediyor. Ve artık yurtdışında yaşayan Türklere de güvenemeyiz.

Artık her şeyi yeniden düşünmenin ve işe yeniden başlamanın zamanı gelmedi mi? Sürdürülebilirlik için getirilen kriterler turizmin gerçekten varoluşsal önemli sorunları için de getirilemez mi? Sadece donanım ve mobilya gibi konulara odaklanmak yerine otelleri performans, kalite ve hizmet seviyesi açısından yeniden kategorilendirme zamanı gelmedi mi?

Side'de plastik ve elastik malzemeden yapılmış mobilyalarla döşenmiş, ucuz barok tarzdaki basit bir orta sınıf otelin Maxx Royal ve diğer kaliteli otellerle aynı 5 yıldıza sahip olması mümkün değil. Zira 5 yıldız orta sınıf bir otel, kaliteli bir 5 yıldız otelle aynı hizmeti ve kaliteyi sağlayamaz. 

- Orta sınıf otellerin çoğunda, önemli bir maliyet unsuru olan alkolün hâlâ her şey dahil konseptinin bir parçası olarak sunulmasının nedeni nedir?

Hakan Kara turizmcilerin kafasındaki soruya yanıt verdi Hakan Kara turizmcilerin kafasındaki soruya yanıt verdi

- Odaların temizliği neden hala günlük olarak yapılıyor? Temizlik personelinin günlük rutinini rahatlatıp her 2-3 günde bir yapıp, neden işlerini düzgün ve çok iyi yapmalarını sağlamıyorsunuz?

- Süt ve bal diyarındaki gibi, zaten yiyeceklerin yarısı çöpe atılan büfeleri neden yapıyorsunuz? Korona sonrası yemek büfelerindeki koruyucu camekanlar neden kaldırıldı?

- Neden daha küçük 4 veya 5 yıldız otellerde a'la carte hizmet sunulmuyor? Daha söylenecek çok örnek var. Eğer her şey dahilden ayrılamıyorlarsa, orta segment otellerdeki tüm sistemin revize edilip yeniden şekillendirebilmesi lazım.

Bunlar maliyetleri düşürürken, aynı zamanda kalite ve hizmeti sağlıklı bir oranda nasıl sunabileceğinize dair örnekler. Böylece misafiriniz ödeyebilse de ödeyemese de tatilden mutlu ayrılacaktır. Örneğin sadece büfeleri azaltıp, her şey dahil konseptinden alkolü çıkarırsanız, çok büyük para tasarrufu sağlarsını ve bunu açık ve dürüst bir şekilde iletirseniz, bu misafirleriniz için hiçbir sorun teşkil etmeyecektr .

Fiyat istikrarını sağlamak, personel eğitimi ve her şeyden önemlisi eğitilmiş personele tatmin edici ücret vermek için yatırım yapmak amacıyla kullanılabilecek maliyetlerin karşılanmasını sağlar. Böylece yurt dışından veya sokaktan eğitimsiz personel toplamak zorunda kalmadan iyi bir iş gücü teşviği yaratırsınız. 

Bir oteli ayakta tutan şey, personelin verdiği hizmettir. Turizm, insanlar tarafından insanlar için yapılır. İyi personel en büyük servettir. Eğer misafir kendini rahat ve iyi bakılmış hissediyorsa konseptin, büfenin büyüklüğünün ve alkolün önemi azalır. Bu aynı zamanda genel tekdüzeliğe de veda etmenin bir yoludur. Yüksek kaliteli 5 yıldızlı oteller, gerçek her şey dahil paketleriyle gerçek lüksü sunarak diğerlerinden ayrışır ve nihayet belli bir güvenilirlik kazanır.

Kısaca toparlamak gerekirse, artık böyle devam edilemez! Geniş orta sınıfa fiyat artışı yaptırıp, dürüst olmamanın, kötü performans sunmanın hiçbir mantığı yok. Arkadaş edinmenin veya uzun vadeli arkadaşlıkları sürdürmenin yolu bu değildir.